Yurt dışında yaygın olarak kullanılan, Türkiye’deyse adı yeni duyulmaya başlanan, psikanaliz kadar eski ve köklü bu yöntemle kendi içinizdeki gücü fark etmeye var mısınız?
Bedenimizi ihmal ediyor, ona yabancılaşıyor, duygularımızı baskılıyoruz. Bunun sonucu olarak bedendeki enerji dengesi bozuluyor, bu da hastalıklara yol açıyor. Beden, ruhumuzun tamamlayıcısı olmaktan çıkıyor, oradan oraya taşıyıp sürüklediğimiz bir cisme dönüşüyor. Doktorun kapısını çalacak kadar hasta duruma gelene kadar da bize verdiği sinyalleri fark etmeyip, “Aa ne oldu ki şimdi, birden boynum tutuldu?” diyoruz. Rahatsızlığın olduğu bölgeyi vücuttan bağımsız bir nesneymiş gibi düşünüp “oradaki” problemin ilaçla, iğneyle veya cerrahi müdahaleyle düzelmesini bekliyoruz. Ah bir anlasak problemin “orada” olmadığını!
BEDEN-ZİHİN-RUH ÜÇGENİ
Beden psikoterapisi, kişiye bastırılmış duygularını gevşetmesinde ve bunları beden diliyle ifade etmesinde yardımcı oluyor, duygusal tıkanıklıkları gidererek “bütüncül” bir yaklaşıma davet ediyor. Yaratıcısı Wilhelm Reich’ın kuramları üzerine kurulu olan beden psikoterapisi, düşünceler, duygular ve davranışların bedende nasıl açığa çıktığını, bedeni nasıl yönlendirdiğini ve beden aracılığıyla nasıl dönüştürülebileceğini araştıran bir psikoloji alanı. Bedene inmiş olan psikolojik çatışmaların ve onların neden olduğu olumsuz duyguların