• Pzt – Cts: 7:00 – 17:00
  • +90 (0534) 241 01 09
  • bilgi@bimarpsikoloji.com
  • Archives for Genel

    Oyun Terapisi Nedir?

    Çocuklar duygu ve düşüncelerini ifade etmekte güçlük çeker yetişkinler gibi ifade edemezler. Bu sebeple yetişkinlere uygulanan terapi yöntemiyle çocuklara uygulanan terapi yöntemi birbirinden farklıdır. Çocuklar kendilerini en rahat oyun yoluyla ifade ederler. Oyun terapisi sayesinde ise çocukların duygu ve düşüncelerini açığa vurmalarına yardımcı olacak oyuncaklar kullanılarak, yaşadıkları sorunla başa çıkmaları öğretilir. Sürecin olumlu ilerleyebilmesi ve iyi sonuçlar alınabilmesi için oyun terapisine düzenli katılım sağlanması, sürecin aileyle birlikte götürülmesi ve oyun terapisini uygulayacak olan kişinin, oyun terapisi eğitimi almış, alanında uzman olması oldukça önemlidir.

    Oyun Terapisinin Faydaları Nelerdir?

    Çocukların;

    • Duygularını anlamalarını ve tanımalarına yardımcı olur,
    • Duygu ve düşüncelerini oyun yoluyla ifade etmelerini sağlar,
    • Problemle baş etme konusunda yardımcı olur ve problemli davranışlarını azaltır, 
    • Özgüvenlerini arttırır,
    • Kendilerini ifade etmelerini yardımcı olur,
    • Aile ve arkadaşlık ilişkilerindeki olumsuzlukları sonlandırıp iyi ilişker geliştirir,
    • Problemi ve sorunu durdurarak yetişkinlik dönemine ilerlemesini önler.

    Oyun Terapisi Teknikleri

    Oyun terapisinin birçok farklı türü mevcuttur. Terapist aldığı eğitim doğrultusunda ve çocuğun problemine bağlı olarak, çocuğun ihtiyacına en uygun olan terapi çeşidini kullanır. 

    Çocuklarda en çok kullanılan terapi çeşitleri;

    • Çocuk Merkezli Oyun Terapisi: Eski yöntemlerden biri olan çocuk merkezli oyun terapisinde seansları terapist değil de çocuk yönetir. Ülkemizde en çok tercih edilip uygulanan terapi çeşididir. Bu terapi yönteminde terapist herhangi bir yönlendirme yapmaz, çocuk kendi yaşadığı sorunu oyun yoluyla keşfeder ve sorunun çözümüne kendine özgü yollarla oyun yoluyla ulaşır.
    • Deneyimsel Oyun Terapisi: Bu terapi yönteminde önemli olan terapist ile çocuğun arasındaki ilişkidir. Çocuk eğer oynadığı oyuna terapisti dahil etmek isterse terapist çocuğun verdiği rol ile oyuna dahil olur. Terapist çocuğun verdiği rolün dışına çıkamaz. Çocuk terapiste verdiği rol ve kendi büründüğü rol ile farklı durumları deneyimler.
    • Filial Oyun Terapisi: Çocuk merkezli oyun terapisinin bir parçası olan filial terapi yöntemindeki amaç; anne-baba ve çocuk arasındaki ilişkiyi anlayarak oyun aracılığıyla aile ile çocuk arasındaki olumlu etkileşimleri güçlendirmektir. 

    Oyun Terapisine Ne Zaman Başvurulur?

    • Depresyon,
    • Yas,
    • Takıntılar,
    • Kaygı bozukluğu,
    • Travma,
    • İstismar ve taciz,
    • Boşanma,
    • Alt ıslatma, kaka kaçırma,
    • Parmak emme, tırnak yeme,
    • Kardeş kıskançlığı,
    • Agresif davranışlarda gözlemlenen süreklilik,
    • Zorbalık,
    • Davranışları kontrol edememe, eşyalara zarar verme, şiddet uygulama,
    • Kuralsızlık, sınırsızlık,
    • Korku durumları,
    • Bağlanma sorunları
    • Okul problemleri, uyum problemleri,
    • Dikkat sorunları,
    • Öğrenme güçlüğü,
    • Hiperaktivite,
    • Duygusal problemler,
    • Uyku sorunu,
    • Ağlama nöbetleri,
    • Yeme problemleri,
    • Özgüven sorunları, içe kapanıklılık,
    • Sosyal beceri bozukluğu,
    • Sebebi bilinmeyen ağrılar,
    • Aşırı yemek yeme ya da iştahsızlık,
    • Bağımlılık (Telefon, tableti bilgisayar) vb. pek çok farklı psikolojik problem için oyun terapisi yöntemi kullanılmaktadır.

    Oyun Terapisi Kaç Yaş İçin Uygundur?

    Oyun terapisi 2-12 yaş aralığındaki çocuklara yönelik uygulanan bir terapi çeşididir.

    Çocuk Terapisti Seçiminde;

    • Terapistin gerekli eğitimleri almış olması, tecrübesine de bakılarak yoğun olarak çocuklarla çalışıyor olmasına dikkat edilmeli.
    • Terapiste gerektiği zamanlarda mesai saatleri içerisinde iletişimde bulunulacağı durumlarda ulaşma konusunda zorlanmamak oldukça önemlidir.
    • Etkin dinleme becerisine sahip olması, empati kurabilmesi ve çocuğa güve verebilmesi terapist seçiminde dikkat edilmesi gereken koşullardır.

    Oyun Terapisi Kaç Seans Sürer?

    Oyun terapisi genellikle haftada bir gün düzenlenir ama probleme bağlı olarak haftada 2 gün olarak da planlanabilir. Seans sayısı çocuğa ve probleme bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Seans süresi ise 45 dakikadır. Ama 45 dakika çocuğa fazla geliyor ve dikkati dağılıyor, oyun odasından çıkmak istediği terapist tarafından gözlemlenirse terapi yarım saat olarak gerçekleştirilebilir, kalan 15 dakikalık süreçte de aileye danışmanlık yapılabilir.

    Oyun Terapisine Giderken Çocuğa Nasıl Açıklama Yapılmalı?

    İlk olarak çocuğa neden terapiye gidildiği açıklanmalı ve çocuğun kendini güvende hissetmesi sağlanmalıdır. Doktora gitmek gibi çocuğu korkutup ürütecek tanımlardan kaçınılmalı, problemin çözümü için bir uzmana gidildiğinden ve oyun oynayarak problemin çözülmesine yardımcı olunacağından bahsedilmeli. Terapiye gidildiğinde ise çocuğun yanında terapistle konuşurken, çocuğun utanmasına sebep olacak şekilde konuşmamaya özen gösterilmelidir.

    Oyun Terapi Odası Nasıl Olmalıdır?

    • Geniş bir oda olmalı fakat çocuğu takip etmekte zorlanılacak kadar da büyük olmamalıdır.
    • Ses yalıtımı olan, ses geçirmeyen bir oda olmalıdır.
    • Aydınlık olmalıdır.
    • Zemini kolay temizlenebilir olmalıdır.
    • Odada cam, pencere olmamasına özen gösterilmelidir ama eğer varsa da yaşanabilecek herhangi bir tehlikeye karşın gerekli önlemlerin alınmış olması gerekmektedir.
    • Odada gereğinden fazla oyuncak, raf ve dolabın olmamasına önem verilmeli, odada bulunan raf ve dolapların ise duvara iyi sabitlenmiş olmasına dikkat edilmelidir.
    • Dolap ve masaların kenarları sivri uçlu olmamalı, sivri uçlu olması halinde koruyucu kullanılabilir.
    • Odadaki prizler için koruyucular kullanılabilir.
    • Oyuncaklar çocukların kolaylıkla erişebileceği yerlerde olmalıdır.
    • Eski, kırık oyuncaklar olmamalıdır, dayanıklı ve sağlam oyuncaklar olmalıdır.
    • Odanın ebeveynlerin beklediği alana yakın olmamasına özen gösterilmelidir.
    • Oda çok sıcak ya da çok soğuk olmamalıdır.

    Oyun Terapi Sürecinde Kullanılan Oyuncaklar;

    • Yazı tahtası
    • 2 sandalyeli çocuk masası
    • Her tür hayvandan en az 3 çeşit olmalıdır. (Yırtıcı hayvan, denizde yaşayan hayvan vb.)
    • Bebek evi
    • Biberon
    • Hacıyatmaz
    • Lego
    • Trafik araçları (Araba, itfaiye arabası, polis arabası, ambulans vb.)
    • Askerler ve asker oyuncakları (Tüfek, tabanca ok-yay vb.)
    • Kelepçe
    • Fener
    • Doktor çantası
    • Boya kalemleri
    • Resimli kitaplar
    • Oyun hamuru
    • Resim kağıdı
    • Kukla
    • Şapka (Polis, asker vb.)
    • Kostümler
    • Mutfak malzemeleri
    • Kum havuzu
    • Su
    • Pelüş oyuncaklar

     Çocuğunuz için oyun terapisi desteği almak isterseniz Bimar Psikolojik ve Danışmanlık Merkezi olarak her zaman yanınızdayız. Dilediğiniz uzmandan destek alabilirsiniz. Uzman kadromuz ile her zaman yanınızdayız ve destek olmaya hazırız 😊

    Read more
    online terapi

    Online Terapi Nedir?

    Online terapi dijital dünyanın hızla gelişmesiyle paralel olarak ilerleyen, son dönemlerde oldukça popüler olan bir terapi çeşididir. Online terapi yöntemi, psikolojik desteğe ihtiyacı olan fakat günlük yaşam yoğunluğu ve koşuşturmasından terapiye vakit bulamayan kişiler için oldukça avantajlı bir yöntemdir.

    Online terapi yöntemi ile danışanlar ve danışmanlar; telefon, bilgisayar gibi mecralarda sesli ya da görüntülü iletişim kurarak seans gerçekleştirmektedir. Yüz yüze gerçekleşen terapilerde uyulması gereken seans kurallarına online terapilerde de dikkat edilmektedir.

    Online Terapiye Ne Zaman İhtiyaç Duyulur?

    • Danışan ve danışman arasındaki uzak mesafe durumlarında,
    • Danışanın bulunduğu konumda destek alabileceği herhangi bir danışmanlık merkezi olmaması halinde,
    • Danışanın sağlığının evden çıkmasına elverişli olmadığı durumlarda ve evden çıkmaya engel diğer durumlarda,
    • Zamandan tasarruf etmek amacıyla vb. durumlarda online terapi oldukça avantajlı ve etkili bir terapi yöntemidir.

    Online Terapi Uygulaması Nasıl Yapılır?

    Diğer terapi yöntemlerinde olduğu gibi online terapi yönteminde de öncelikle terapistiniz ile ortak bir gün ve saat belirleyerek randevu oluşturmanız gerekiyor. Randevu saatinizden birkaç saat önce online terapide kullanacağınız iletişim aracını test ederek, terapi sırasında yaşanacak herhangi bir aksiliği önleyebilirsiniz.

    sTerapinin gerçekleşeceği ortamın sessizliğine özen gösterilmeli, terapi sırasında bulunulan ortamda sadece danışan ve terapistin olmasına dikkat edilmeli. Diğer terapi yöntemlerinde olduğu gibi online terapide de sürecin nasıl ilerleyeceğini danışan ve terapist birlikte belirler ve online terapi başlamış olur. Terapi bitiminde bir sonraki online terapi için danışan ve terapist ortak bir gün ve saat belirleyerek sonraki randevuyu da oluşturur.

    Hangi Rahatsızlıklarda Online Terapi Yöntemi Kullanılır?

    • Depresyon
    • Kaygı bozukluğu
    • Obsesif kompülsif bozukluk
    • Agorafobi, diğer fobiler
    • Travma sonrası stres bozukluğu
    • Fiziksel hasar sonrası uyum süreci
    • Uyku bozukluğu
    • Yeme bozukluğu
    • Panik bozukluk (panik atak)
    • Kronik hastalıklar ile mücadele
    • Sınav stresi, başarısızlık kaygısı
    • Ergenlik dönemi sorunları
    • Alkol ve madde bağımlılığı
    • Cinsel sorunlar, aldatma ve aldatılma
    • Kayıp, yas problemleri
    • İletişim sorunları

    Online Terapi Ne Kadar Sürer?

    Terapi sürecinin ne kadar süreceği, başvuru sebebinize ve sorunun şiddetine bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Online terapiler genellikle haftada bir gün yapılır. Terapinin sıklığı problemin şiddetine bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Terapi süresi ise 45 dakikadır.

    Online Terapide Hangi Terapi Yöntemleri Kullanılır?

    Online terapide kullanılacak yöntem danışanın destek almak istediği soruna bağlı olarak değişkenlik göstermektedir.

    Yüz yüze terapilerde olduğu gibi online terapide de; bilişsel davranışçı terapiler, ACT, EMDR şema terapi yöntemleri kullanılmaktadır.

    Online Terapide Uzman Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli?

    Online terapi için randevunuzu oluşturmadan önce terapi alacağınız uzman hakkında detaylı araştırma yapmanız oldukça önemlidir. Online terapi alacağınız uzmanın deneyim düzeyi, aktif danışan görüp görmediği ve destek almak istediğiniz konuyla ilgili çalışıp çalışmadığına dair detaylı bilgileri öğrenip daha sonra sizin için en uygun olan uzmandan randevunuzu oluşturabilirsiniz.

    Online Terapi Ücreti Ne Kadar?

                Onlineseans ücretleri bulunulan konuma göre değişiklik göstermektedir, İstanbul’da online seans ücretleri ortalama 300₺ ve 700₺ arasındadır. Online terapilerde ödemeyi seans öncesi kredi kartınız ile güvenle yapabilirsiniz.

    Online Terapi İle İlgili Sıkça Sorulan Sorular

    Online Başlanan Terapiye Daha Sonra Yüz Yüze Devam Edilebilir Mi?

                Online olarak başladığınızı terapiye istediğiniz zaman yüz yüze devam edebilirsiniz. Aynı şekilde yüz yüze başladığınız terapiye de istediğiniz zaman online katılım sağlayabilirsiniz.

    Online Terapide Etik Kurallar

    • Terapist ve danışan arasında geçen konuşma mahrem kabul edilmeli ve bilgilerin gizliliği korunmalı.
    • Online terapinin gerçekleşeceği ortamda terapist ve danışan haricinde kimse olmadığına özen gösterilmeli.
    • Online terapi mutlaka klinik psikolog ya da psikoterapi eğitimi almış psikiyatristler tarafından gerçekleştirilmelidir.
    • Diğer terapi yöntemlerinde geçerli olan tüm etik kurallara uyulmalıdır.

    Online Terapi Avantajları

    • Online terapi, uzak mesafe durumlarında zamandan tasarruf edilmesi adına daha pratiktir.
    • Terapi, danışanın kendi tercih ettiği bir ortamda gerçekleşeceğinden danışan için çok rahat ve konforludur.
    • Yüz yüze konuşmaktan çekinen ya da psikolog ofisine gitmek istemeyen danışanlar için online terapi yöntemi oldukça faydalıdır.
    • Kırsal bölgede yaşayan, psikoterapiye ulaşmakta zorluk çekenler için faydalı bir yöntemdir.
    • Zaman ve mekan kısıtlaması olmadığı için danışan dünyanın her yerinde online terapi hizmeti alabilir.
    • Hasta olma durumlarında, iş seyahatlerinde, tatile gidilmesi halinde vb. durumlarda terapiye ara verme ya da erteleme gerekmemektedir.
    • Fiziksel engeli olan ya da yardıma muhtaç bireylerde çok rahatlıkla terapi hizmeti alabilirler.

    Online Terapi Etkili Mi?

    Online terapide yüz yüze terapi kadar etkili bir yöntemdir. Online terapinin de yüz yüze terapi gibi etkili olması için danışanın terapiye düzenli katılımı ve sorunun çözümü için gösterdiği çaba oldukça önemlidir. Düzenli katılım sağlandığı ve terapinin iyileştirici gücüne inanıldığı takdirde olumlu sonuçlar olmak mümkün.

    Online terapi yöntemi ile destek almak isterseniz Bimar Psikolojik ve Danışmanlık Merkezi olarak her zaman yanınızdayız. Dilediğiniz uzmandan destek almaya başlayabilir sağlıklı ve huzur dolu günlerinize tekrardan kavuşabilirsiniz. Uzman kadromuzla her zaman yanınızdayız ve destek olmaya hazırız 😊

    Read more
    bimar psikoloji nişantaşı psikolog

    Nişantaşı En İyi Psikolog

    Nişantaşı Psikolog Bimar Psikoloji

    İstanbul Avrupa yakasında psikolojik danışmanlık hizmeti almak isteyenlerin sayısı incelendiğinde daha çok Nişantaşı, Bebek, Etiler semtlerinden aramalar yapıldığı görülmektedir.

    Özellikle Nişantaşı’na ulaşımın kolay olması ve en iyi psikolog kliniklerinin yoğun olarak bulundukları bölge olmasından dolayı, Nişantaşı psikolog aramaları konusunda sıklıkla tercih edilmektedir.

    Bireylerin zorlu yaşam olayları, iş stresleri, metropol şehirde yaşamanın zorlukları, ekonomik vb. problemler nedeniyle terapiye olan ihtiyaçları gün geçtikçe artmaktadır.

    Nişantaşının en iyi psikolog kadrosunu elinde bulunduran, Bimar Psikolojik Danışmanlık Merkezimizde bireylerin ihtiyaçlarına ve problemlerine yönelik uluslararası kanıtlanmış terapi modelleri ve teknikler uygulanmaktadır.

    nişantaşı psikolog

    Alanında uzman psikolog ve psikiyatrist kadromuzla tüm danışanlarımıza saygı, empati ve koşulsuz olumlu kabul ediş ile yaklaşmaktayız.

    Nişantaşı en iyi psikolog aramalarında başta Üniversitede çalışmakta olan uzman klinik psikolog Yeşim Tuğul olmak üzere tüm uzman ekibimiz sıklıkla tercih edilmektedir.

    Danışanlar Nişantaşı psikolog aramaları sırasında sıklıkla bireysel yaşamlarına katkı sağlamak için bireysel yetişkin terapi, çocuk oyun terapisi, dil terapisi, yetişkin terapisi ve çift terapisi tercihleri nedeniyle başvurmaktadırlar.

    Ne Zaman Psikoloğa Gidilmelidir?

    Nişantaşı klinik psikologlarına en çok sorulan sorulardan biride budur; Ne zaman psikoloğa gitmeliyim? Terapi almak için belirli bir zaman yoktur. Bireyler kendilerini yeterince iyi hissetmediklerinde, eskiden yapılan etkinlik veya uğraşlardan zevk almadıklarında veya daha iyi, huzurlu bir yaşam standartlarına ulaşmak için terapötik süreçlerine başlayabilirler.

    Çocuk ve ergenlerde ise sosyal, duygusal ve davranışsal uyum problemleri ile başa çıkabilmelerini sağlamak adına terapilerine başlayabilirler. Zaman zaman aileler çocuklarda görülen gelişimsel zorlukların yaşları büyüdükçe geçeceklerini düşünebiliyorlar. Ancak benzer problemler her yaş döneminde beklenen düzeyde gelişim göstermemektedir.

    Çocukta değişim olsa bile bu süreçte yaşadığı zorluklar ileride yetişkinlikte belirli ruhsal enkazlar bırakabilmektedir. Nişantaşı psikolog ve psikiyatrist danışmanlık hizmetlerimizde çocuk ve ergenlerin yaşadıkları zorluklara yönelik bilimsel terapi modelleri bulunmaktadır. Randevu alarak uzmanlarımızla görüşebilirsiniz.

    nişantaşı en iyi psikolog

    Nişantaşı En iyi Psikolog Nasıl Seçilir

    Bireyler psikolojik destek almaya karar verdiğinde özellikle İstanbul psikolog aramaları yaparak kendisine en uygun terapisti bulmaya çalışmaktadır.

    İstanbul’da en iyi psikolog hangileri diye bakıldığında en popüler ve alanındaki yöntem ve teknikleri takip eden psikologlar Nişantaşı psikolog ve terapistleri olarak göze çarpmaktadır. Psikolojik rahatsızlıklar her geçen gün bireylerin yaşamlarını olumsuz etkilediğinden beden kadar ruhsal sağlıkta çok önemli olmaktadır.

    Bu nedenle biran önce terapi süreçlerine başlamak isteyen bireyler Nişantaşı en iyi psikolog seçiminde kararsız kalabilmektedirler. Bimar Psikoloji Danışmanlık Merkezi olarak sizlere güvenilir ve bu yaşam yolculuğunuzda destek olabilecek geniş psikolog kadromuz ile Nişantaşında hizmet vermekteyiz. Bu anlamda sizlerin Nişantaşı klinik psikolog aramanıza yardımcı olabilmek adına birkaç öneride bulunmak istemekteyiz.

    • Öncelikle Nişantaşı psikolog aramanızda dikkat etmeniz gereken, psikoloğunuzun lisans psikoloji bölümünden mezun olması, alanıyla ilgili yöntem ve teknikleri, gerekli eğitimleri almış olmasıdır.
    • İkinci olarak psikolog aramalarında görülüyor ki insanlar Nişantaşı klinik psikolog aramalarına önem vermekteler. Peki, klinik psikolog ne demektir?

    Danışanlarının ihtiyaçlarına yönelik teknikler ve psikopatolojik konular hakkında kendini geliştirmiş yüksek lisansını klinik psikoloji alanında yapmış ve klinik psikolog unvanını almaya hak kazanmış psikologdur. Nişantaşı klinik psikologlarının sıklıkla çalıştığı alanların başında depresyon, kaygı bozuklukları, yeme bozuklukları ve daha birçok alan gelmektedir.

    • Nişantaşı en iyi psikolog aramanızda psikoloğun eğitim durumu kadar bilgi beceri ve deneyim düzeyi de dikkat etmeniz gereken bir husustur.
    • Bir diğer önemli husus ise psikoloğunuz ile görüşmenizdeki izlenimlerinizdir. Danışan ile psikolog arasındaki regülasyon, terapotik süreçte önemlidir. Karşılıklı kurulan bu ilişkide rahat hissediyor musun? Saygı, empati ve koşulsuz olumlu kabul edilişi hissedip, terapistinizin sizi doğru yönlendireceğini hissediyor musunuz? Bu hususlar İstanbul psikolog ve Nişantaşı en iyi psikolog aramalarınızda size destek olabilecektir.

    Nişantaşı Psikolog Ücretleri Ne Kadar?

    En iyi psikolog seçiminde bulunmak isteyen bireyler etkili bir arama yaptıktan sonra terapiye devamlılık konusunda belirleyici olan maddi konulara odaklanırlar.

    Özellikle danışanlar Nişantaşı psikolog ücretleri konusunda araştırma yaptıklarında belirli bir ücret skalasına erişmek istemekteler.

    Ancak genel olarak İstanbul psikolog fiyatları ekonomik durumu düşük, orta ve yüksek yerlere göre değişiklik göstermektedir. Kira vb. giderlerin düşük olduğu semtlerde psikolog seans ücretleri düşükken Nişantaşı psikolog ücreti, Bağdat caddesi psikolog ücretleri daha farklı olabilmektedir. Tabi bu uzmanın eğitim ve tecrübesine göre değişmektedir. Genel olarak 2022 yılı İstanbul psikolog seans ücreti skaları 300-750 aralığındadır.

    Bir Terapi Seans Süresi Ne Kadar?

    Danışanların sıklıkla merak ettiği bir diğer konu ise seansların süresi ve ne sıklıkla gelinmesi gerektiğidir. Danışanın ihtiyacına, probleminin durumuna ve terapistin kullandığı ekole göre seans süresi ve sıklığı değişmektedir.

    Nişantaşı’nın en iyi psikolog danışmanlık merkezi olan Bimar Psikoloji de yetişkin seans süresi 45 dakika olmaktadır. Nişantaşı çift (aile) terapi seans süresi ise 90 dakika sürmekte olup, haftada bir seans yapılmaktadır. Nişantaşı oyun terapisi veya Nişantaşı çocuk psikoloğu bölümlerinde ise çocuğun ihtiyacına ve problemine göre seans düzeni oluşturulmaktadır.

    En Uygun Terapi Modeli Hangisidir?

    Terapi sürecine başlama kararı aldığınızda, kendinize en iyi psikolog aramaları yaparken terapistlerin farklı ekollerde çalıştıkları bilgisiyle karşılaşmışsınızdır. Peki hangi psikologlar hangi terapi yaklaşımlarıyla çalışırlar? En önemlisi ise hangi ekoller sizin terapide çalışmak istediğiniz konulara iyi gelmektedir.

    Dünyada ve ülkemizde sıklıkla tercih edilen terapi ekollerinin başında Psikanalitik, Psikodinamik Terapi ekolü, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ekolü, Şema Terapi ve benzeri ekoller sıklıkla tercih edilmektedir.

    Nişantaşı Bimar Psikolojik Danışmanlık Merkezimizde,  Nişantaşı en iyi psikolog tercihlerinde danışanlarımız sıklıkla EMDR, BDT ve Dinamik terapi seanslarına katılım sağlamaktadırlar.

    Size en uygun uzman ve terapi ekolü konusunda bilgi almak için bize ulaşabilir klinik psikologlarımızdan randevu talep edebilirsiniz.

    Read more

    KRONİK DEPRESYON

    Depresyon sürekli üzüntü halinde olma, zevk veren durumlardan keyif almama, genel olarak görülen ilgi kaybı durumudur. Şüphesiz birçok insan olumsuz ruh haline bürünebilir fakat bunun depresyon olup olmadığı kanaatine varılamaz. Depresyon sadece ruh durumunuza bağlı değil aynı zamanda fiziksel olarak da insanları yıpratan ve olumsuz etkileyen bir hastalıktır.

    Kronik depresyon ise kişide bulunan depresyon halinin sürekli bir hale gelmesi ve arada hiçbir düzelmenin olmaması durumudur. Kronik depresyon ABD’deki en yaygın üçüncü veya dördüncü hastalıktır, Türkiye’de de seyrek olmadığı söylenebilir. Depresyonun cinsiyet dağılımına bakıldığında ise büyük çoğunluğunun kadınların oluşturduğu kanısıyla karşılaşmaktayız. Fakat birçok araştırmada kronik depresyon olgularının kadın erkek dağılımının birbirine yakın olduğu gözlemlenmiştir. 

    Kronik Depresyonun Belirtileri Nelerdir?

    • Mutsuz, kaygılı, enerjisiz ve yorgun ruh hali içinde olma,
    • İştahsızlık, kilo kaybı, aşırı yeme,
    • Konsantrasyon güçlüğü, kararsızlık, dalgınlık,
    • Cinsel istek azalması,
    • Faaliyet düzeyinde azalma, genel olarak her şeye karşı isteksizlik, zevk alamama,
    • Depresif ruh hali içinde olma, kendini değersiz hissetme,
    • Konuşma azlığı,
    • Toplumdan uzaklaşma, öz güven eksikliği,
    • Uyku sorunları, uykuya dalamama, fazla uyuma.

    Tedavi Edilmemesi Durumunda Neler Olabilir?

    • Günlük yorgunlukların artışı
    • Günlük işlerin yerine getirilememesi
    • ‘Yeterli’ kalmayan uyku süreçleri
    • Madde kullanımı
    • İntihar düşünceleri
    • Kendini yalnız ve çaresiz hissetme
    • Kendine acıma hissiyatı
    • Hafıza ve anılarının kaybedilmesi
    • Yetersiz ve işe yaramaz hissetme
    • Kronik ama gerçek olmayan vücut ağrıları ve acıları
    • Aile içi sorunların artması
    • İlişkilerde bozukluklar ve ilişkilerden uzaklaşma

    NOT: Unutmayalım ki depresyonun gerçekleşmesi için bir travmatik deneyimlerin yaşanmasına gerek yok hayatımızda yer yer ruhani bozukluklar ve işlevsiz düşüncelerle karşı karşıya kalabilirsiniz. Önemli olan bunlarla alakalı önleyici çalışmalarda bulunmak. Bunun da en büyük destekçilerinden bir tanesi terapidir.

    Kronik depresyon gibi yaşam kalitesini ciddi seviyede düşüren bir rahatsızlığın üstesinden gelebilmeniz için Bimar Psikolojik Danışmanlık Merkezi olarak yanınızdayız. Dilediğiniz uzmandan destek almaya başlayabilir sağlıklı ve huzur dolu günlerinize tekrardan kavuşabilirsiniz. Psikolojik danışmanlık merkezimiz Sancaktepe-bölge hastanesi karşısında cadde üzerindedir. Sizlere çok yakınız, uzman kadromuzla her zaman yanınızdayız ve destek olmaya hazırız 😊

    Read more

    Çocuklarda Öfke Problemleri

    Hiç öfkenizi kaybettiniz mi? 

    Bağırıp çığlık mı attınız yoksa birine vurmak mı istediniz? 

    Peki ya çocukken;

    Belki küçük kardeşin odana girdi ve izinsiz oyuncaklarınla ​​oynadı. Ya da belki öğretmenin sana çok fazla ödev verdi. 

    Ya da belki bir arkadaşın en sevdiğin oyuncağını ödünç aldı ve sonra onu kırdı. Bu seni kızdırdı!

    Herkes sinirlenir.  Zor olan kısım, bu güçlü duygularla ne yapacağını öğrenmektir.

    Öfke hem çocuklarda hem de yetişkinlerde normal bir duygudur. Ancak öfke duygumuzu nasıl ifade ettiğimiz önemlidir.

    Bazen çocuklar öfke patlamalarının ihtiyaçlarını karşılamanın etkili bir yolu olduğunu keşfederler. Bir çocuk öfke nöbeti geçirirse ve ebeveynleri onları susturmak için bir oyuncak verirse, öfke nöbetlerinin etkili olduğunu öğreneceklerdir.

    Peki, çocuğunuzun öfke patlamalarının ve agresyon içerikli davranışlarının önüne nasıl geçebilirsiniz?

    İşte size 9 altın öneri:

    1. Kızgın Bir Patlama Sırasında Çocuğunuza Bağırmayın veya Meydan Okumayın

    Çoğu zaman ebeveynler, çocuklarına meydan okuyarak ve onlara bağırarak öfke patlamaları yaşarlar. Ancak bu sadece kontrolden çıkma hissini artıracaktır. Yapabileceğiniz en iyi şey bir krizde sakin kalmaktır.

    2.Öfkeli Bir Patlama Sırasında Çocuğunuzla Akıl Yürütmeye Çalışmayın, aşırı yoğun açıklamalarda bulunmayın

    3. Tepkilerinize Dikkat Edin

    Hem fiziksel hem de zihinsel tepkilerinizi izlemek önemlidir. 

    Sakin kalarak, onlara öfkeyle nasıl başa çıkacaklarını gösteriyorsunuz. Sakin kalarak, çocuğunuzu bir güç mücadelesine girmeye zorlamazsınız.

    Ayrıca, tepkilerinize dikkat etmek çocuğunuzun kendine dikkat etmesine yardımcı olacaktır. Çünkü sakince cevap vermediğinizde, çocuğunuz ona dikkat etmenizi sağlamak için öfke nöbetini alışkanlık haline getirecektir. Bu nedenle, patlamayı hızlı ve etkili bir şekilde ele almak için bazı sağlam ebeveynlik becerilerinden yararlanmanız gerekir.

    “Kontrolümü kaybettim ve seni itmem yanlıştı. Özür dilerim.”

    Bu kadar. Daha fazlası değil.  Hepimiz zaman zaman hata yaparız ve özür dileriz, gerekirse düzeltir ve devam ederiz.

    Bu şekilde sorumluluk alacağını ve gerçek bir özür dilemeyi öğretmiş olursunuz.

    İyi bir rol model olmak önemlidir. Unutmayın! çocuğunuzla fiziksel temas kurarsanız, diğer şeylerin yanı sıra, ona sadece sorunlarını saldırganlıkla çözmesini öğretmiş olursunuz.

    4. Küçük Çocuklara Farklı Bir Yaklaşım Yapın

    Küçük çocuğunuz (on sekiz aydan dört yaşına kadar) bir öfke nöbetinin ortasındaysa, ondan biraz uzaklaşmak istersiniz, ancak onu tamamen izole etmeyin. Çocuğunuz üzgün olduğunda şöyle söyleyebilirsiniz:

    “Keşke sakinleşmene yardım edebilseydim. Belki biraz kanepede uzanabilirsin.”

    Bu yüzden kontrolde hissedene kadar sakinleşmelerini sağlayın. Bunu yaparak onlardan kendilerine dikkat etmelerini istiyorsunuz. Bu nedenle, “Orada tek başına on dakika oturmak zorundasın” yerine şunu söylemek daha iyidir:

    “Kendini daha iyi hissettiğinde ve artık üzülmediğinde dışarı çıkıp bize katılabilirsin.”

    5. Çocuğunuz Öfke Krizi Geçirdiğinde Donup Kalmayın

    Bazı ebeveynler, çocukları öfke nöbetleri geçirdiğinde veya onlara bağırmaya başladığında donup kalırlar. Ebeveyn duygusal olarak bunalır ve kararsızlıkla felç olur veya çocuğa teslim olur.

    Bu sizseniz, bazen çocuğunuzun sizinle meşgul olmak için bilerek sinirlendiğini görebilirsiniz. Sinir krizi geçirerek veya kaba bir şey söyleyerek sizi tuzağa düşürürler çünkü bunun pes etmenize neden olacağını bilirler.

    Ebeveynler bazen bu durumlarda çocuklarıyla pazarlık yapma eğilimindeler. Çoğu zaman, ebeveynler kendi duygularını yönetmekte zorlanırlar ve bu nedenle o anda çocuklarına nasıl doğru bir şekilde koçluk yapacaklarını bilemezler.

    Ama unutmayın, arada bir pes edip pazarlık yaparsanız, çocuğunuza harekete geçmeye değer olduğunu öğretmiş olursunuz. Bunun yerine, çocuğunuzun sakinleşmesine izin verin ve daha sonra problem çözme becerilerini kullanması için ona koçluk yapmaya çalışın.

    Bence, müzakere etmeyi reddettiğinizde pasif olmuyorsunuz. Aksine, bilinçli olarak bir tartışmaya girmemeyi seçiyorsunuz. “Müzakere etmeyeceğim” diyorsunuz. Sakin olacağım.” Yüzeyde öyle görünmese de, bu seçimlerin tümü eylemlerdir.

    6. Öfke duygusunu kabul etmesini ve bununla baş edebilmesini sağlayın ancak öfke davranışını (saldırgan davranışı) kabullenmeyin

    “Biliyorum şuan öfkelisin. O yüzden bana vurmak istiyorsun”.

    “Ama ben anneyim. Vurmak için değilim. Yastığa vurabilirsin”.

    7. Aşırı Ağır Cezalar Vermeyin

    Çocuğunuz kızgın, öfke nöbeti geçiriyor, size bağırıyor ve çığlık atıyorsa Sürekli, “Eğer susmazsan, telefonunu bir haftalığına elimden alacağım. Tamam, şimdi iki hafta oldu. Devam edin… şimdi bir ay. Devam etmek istiyor musun?”

    Ama dehşete düşüyorsunuz, çocuğunuz devam ediyor ve siz cezayı arttırmaya devam ediyorsunuz. Öfkesi kontrolden çıktı ve onu durmaya ve kendini kontrol etmeye zorlamak için onu ne kadar çok cezalandırmaya çalışırsanız, o kadar kötüleşir.

    Buradaki sorun ebeveynin duygusal kontrolünü kaybetmesidir. Çocuğunuz üzgün olduğunda buna tahammül etmenin zor olduğunu anlıyorum. Biz bundan hoşlanmıyoruz. Ama kendinize sormak istediğiniz şey, “Çocuğumun ne öğrenmesini istiyorum?” olmalı.

    Bunun için ise çocuğunuza hiç bitmeyen gibi görünen sert cezalar etkili değildir ve o anda onu sadece daha da sinirlendirir.

    Unutmayın, amaç çocuğunuza kendini ve duygularını kontrol etmeyi öğretmektir.

    8. Mola Verin

    Koçluk seansları sırasında, ebeveynlere çocuklarının öfke patlamaları hakkında sık sık şu soruyu sorarım: “Siz ve eşiniz birbirinize kızdığınız zaman, sakinleşmek için ne yaparsınız?” Çoğu zaman, insanlar bir ara verdiklerini ve sakinleşip konuşuncaya kadar kısa bir süreliğine kendi başlarına bir şeyler yaptıklarını söylerler.

    Bu teknik çocuğunuzda da işe yarar, ancak ebeveynler çocukları üzerinde kontrol sahibi olmaları gerektiğini düşündükleri için genellikle bunu düşünmezler. Ama unutmayın, biri sinirlendiğinde, onunla mantık yürütemezsiniz ve acele etmemelisiniz.

    Bu yüzden bir ara verin ve geri dönün ve daha sonra herkes sakin olduğunda birbirinizle etkileşime geçin.

    9. Öfkeye Uygun Rol Modeli Tepkiler

    Ayrıca ebeveynlere öfkeyle uygun şekilde başa çıkmak için rol model olmaya çalışmaları gerektiğini söylüyorum. Başka bir deyişle, çocuğunuz için bir ders olarak kendi öfkeniz nasıl yönettiğinizi ve sakin kaldığınızı gösterin.

    Öfke problemi sadece evde değil okulda ve çocuğun sosyal hayatında da büyük güçlüklere neden olmaktadır. Hal böyleyken bir uzmandan destek almak çocuğun gelişimi ve sosyal uyumu açısından faydalı olacaktır. 

    Yeşim Tuğul

    Uzm Klinik Psikolog

    Read more

    Çocuğum Okula Neden Alışamıyor? – Okula Yeni Başlayan Öğrencinin Uyum Süreci

    Bu yıl sizler için diğerlerinden farklı bir yıl olacak. Biliyorum çocuğunuz okula başladığı için heyecanlı ve bir o kadar da endişelisiniz. “Acaba çocuğum okula alışabilecek mi?

    Ağlayarak bıraktığım için travmatik etki oluşur mu? “Ya psikolojisi olumsuz yönde etkilenirse! “Yemekte yemiyor”, Ya sık hastalanırsa” gibi cümleler çaresizlik, suçluluk ve kaygı duymanıza neden olabilir. Böyle hissetmek uzun bir dönem çocuğuyla zaman geçiren ve en değerli varlığını tanımadığı bir kuruma emanet edecek olan her ebeveyn için gayet normaldir.

    Ancak çocuğun okula hazır olması ve rahat bir şekilde alışabilmesi için sizlerde ruhsal olarak onu anaokuluna vermeye hazır olmalısınız. Çünkü duygular tıpkı esnemek gibi bir başkasına geçebilir. Dolayısıyla ebeveynlerin kaygılı, endişeli, kararsız, üzgün vb. duygu durumları çocuğun okula alışma sürecini etkilemektedir. Çocuğun okula başlama sürecini doğal karşılayan, sabırlı ve gözleri yaşarmadan anaokuluna bırakabilen ebeveynler, bir süre sonra çocuğun da bu ayrılıkla başa çıkabildiğini göreceklerdir.

          Çocuğun alışık olduğu ev yaşantısından kopup bir okula alışması, yeni yaşamındaki ilk ve en önemli adımdır. Doğal olarak anneden ayrılmaya tepki göstermesi, ağlaması, huzursuz olması, okula gelmek istememesi, kâbuslar görmesi beklenen davranışlardır. Tabi bu süreç her birey için aynı olmamaktadır.

    Bazı çocuklar anaokuluna ilk geldikleri hafta, sürece uyum sağlayan, meraklı, çabuk uyum sağlayan çocuklar olabilmektedirler. İlk zamanlarda anaokulunu daha önce ebeveynleri ile gidilen eğlence merkezi veya oyun alanı gibi düşünebilmektedirler. Bu çocuklar okulun başlangıçta düşündükleri gibi olmayıp her gün aileden ayrı gelinmesi gereken bir yer olduğunu algıladıklarında, farklı tepkiler verebilmektedirler. Bu durumda bazı çocuklar öğretmenlerinin ve ailenin desteği ile uyum sağlarken bazıları için ise anaokuluna alışmak güç olabilmektedir.

    Bir diğer çocuk grubu ise anaokuluna başlamayı ve ebeveynlerinden ayrılmayı ilk günden reddeden dirençli, kaygı düzeyi yüksek veya çekingen, tedirgin çocuklardır.

    Mckenzy’nin okula alışmada güçlük çeken çocuklar üzerine yaptığı bir araştırmada aile bireyleri dışında başka bir ortamda bulunmayan, akranları ile değil yalnız büyüyen çocukların genelde daha zor uyum sağlayan çocuklar olduğu gözlemlenmiştir.

    Bir başka araştırmada Laewen ebeveyn ile çocuk arasındaki bağlanma stillerinin oryantasyon dönemini önemli bir ölçüde etkilediğini saptamıştır. Ebeveyni ile güvenli bağ kuran çocuklar ayrılma sırasında güçlük çekmemekte, gün sonunda onu gelip alacağını bilmektedir. Güvensiz (kaygılı- kaçıngan ) bağlanan çocuk ise ebeveynlerinden ayrılmaya yoğun direnç göstererek ayrılma kaygısı yaşayacaktır. Ebeveynin onu okula bırakıp gideceğini ve almayacağını düşünebilmektedir. Bu da çocuğun alışma sürecini olumsuz etkilemektedir.

    Ebeveynlerimize öneriler

    • Öncelikle okula alışma sürecinde kararlı sabırlı ve tutarlı olmak, okul öncesi eğitim kurumuna güvenmek çocuğun uyumunu hızlandıracaktır.
    • Okula bıraktığınızda jest mimik ve gözlerinizle olumlu duygular aktarmanız huzur ve güven duymasına neden olacaktır.
    • Çocuğun okula gitmesi için uzun uzun açıklamalar yapmak yerine kısa öz ve anlaşılır cümleler kurun. “Biliyorum okula gitmek istemiyorsun” (Duygusunu yansıtın, onu anladığınızı belirtin)

    -Ama okul senin yaşındaki çocukların her gün gitmesi gereken bir yerdir.(Sınır koyma ve kararlı, tutarlı olma..)

    • Çocuğun okula uyumunu kolaylaştırmak için tüm aile bireyleri hem fikir olmalı ve onu desteklemelidir. Çocuğun okulu reddetmesi durumunda aile bireylerinden biri alışamıyorsa gitmeyebilir gibi bir tutum sergilediğinde uyum süreci zorlaşacaktır.
    • Çocuğun okula alışması için pazarlık yapılmamalı, ödüle alıştırmaktan kaçınılmalıdır.
    • Özellikle okula uyumu kolaylaştırmak için çocuğun duygusal bağını kullanmadığı (Aşırı bağımlı olmadığı) ebeveyni tarafından getirilmesi önemlidir.
    • Gün sonunda çocuğun okulda yaptıklarıyla ilgili sorgulayıcı tutumlardan kaçının. Kendisi anlatmak isterse olumlu- olumsuz düşünce ve duygularını aktarmasına fırsat verin.
    • Okula başlamanın yaşamında farklı bir adım olduğunu unutmayın. Çocuğun kaygı ve korkuları hakkında konuşmasını teşfik edin. Duygularının anlaşıldığını ve süreçte normal olduğunu anlamak onu sakinleştirir.
    • Okulda sürekli kalmayacağını bir süre sonra onu alacağınızı belirtin (Örn. İkinci yemekten sonra seni alacağım)
    • Son olarak okula devamlılık konusunda kararlı ve tutarlı olun. Okul reddi ve yakınmalar konusunda sabırlı ve destekleyici tutum alışma sürecini olumlu etkileyecektir. Ancak oryantasyon döneminde okula verilen aralar süreci ilk başladığınız güne taşıyacaktır.

          Özetle erken çocukluk dönemi dediğimiz 0-6 yaş,  (öğrenme, kişilik oluşumu) çocuğun en hızlı geliştiği dönemdir. Özellikle beyin yapısı ve fonksiyonlarının 2/3 (üçte ikilik) bölümü 0–4 yaş arasında tamamlandığı için anaokulu gereklidir. Doğal olarak metropol şehirleşme ile artık yalnız, arkadaşsız büyüyen çocukların kendi akranları ile gelişmeye ve sosyalleşmeye ihtiyaçları vardır. Bu nedenle okula alışma döneminde çocuğun alışamadığını düşünüp okuldan almak yerine kararlı, tutarlı ve sabırlı bir tutum sergilemek çocuk gelişimi açısından önemlidir. Zira alışamadığı düşünülüp okuldan alınan çocuklar sonraki yıllarda veya ilkokul 1. Sınıfta da aynı davranışları sergileyebileceği unutulmamalıdır. Bununla ilgili yapılan bir araştırmada Griebel ve Niesel„e (2004) göre ilk geçiş sürecinde çocuğun edindiği deneyimler, beceriler ve özgüven, daha sonraki yaşamındaki geçiş süreçlerinin üstesinden daha kolay gelmesini sağlamaktadır. Bugün alışamadığı düşünülerek okuldan alınan çocuklar, yarın bir sorunla karşılaştıklarında kaçma davranışını tekrar edebilmektedir.

    Hepinize güzel, enerjik ve mutlu bir eğitim yılı diliyorum.

    Sevgilerimle

    Uzm. Psikolog Yeşim TUĞUL

    Read more

    ANNE-BABA ÇOCUK İLETİŞİMİ

    Uzm. Klinik Psikolog Yeşim Tuğul

    Her anne baba çocukları büyürken onların potansiyellerini ortaya koyabilen, başarılı ve içinde bulunduğu ortamlarda fark edilen yetişkinler olabilmelerini isterler. Bu yüzdende okul, kurs vb. yerler ile çocuklarının gelişimlerini desteklemeye çalışırlar: Ancak çocuğun gelişimi öncelikle ailede şekillenir sonraki dönemlerde okul ile desteklenir hal böyleyken aile içi iletişimin önemi ortaya çıkıverir. Ailede kurulan kaliteli ve etkin iletişim sonucunda çocuk, bir birey olarak kendisine değer verildiğini anlar ve önemsenme kavramını hisseder böylece fikirlerini açıklamaktan korkmaz, merak ettiklerini sorabilir ve eylemde bulunabilir. Bir çocuk düşünelim, babası veya annesi ile konuşmaya çalışıyor ancak ebeveyn televizyon kanallarını değiştirirken çocuğu dinleyip başını sallayarak çocuğun söylediklerini onaylıyor. Bir başka ebeveyn, mutfakta işini halletmeye çalışırken çocuğun “bu nedir” gibi bitmek bilmeyen meraklı soru yağmurlarına tutuluyor haliyle “ne çok soru soruyorsun” deniliyor. Sonrasında çocuk doğuştan getirdiği merak duygusunu ketlemeye çalışıyor. Eskisi kadar çok konuşmuyor bir şey sorulduğunda başını sallayarak yanıt veriyor. Geçen yıl kliniğe gelen 7 yaşındaki bir çocuğa resim yaptırmış ve resim yapma konusunda yetenekli olduğunu ifade etmiştim o ise bana kendisinin ancak evi dağıtma konusunda yetenekli olduğunu, annesinin ancak bu konuda iyi olduğunu ona defalarca söylediğini ifade etmişti. Çocuklar gelişimlerini tamamlarken erken erişkinlik dönemlerinde edindikleri doğru ya da yanlış deneyimleri, bilgileri yaşamları boyunca üzerlerinde taşırlar o yüzden çocukla kurulan iletişime dikkat edilmesi gerekir.

    -Oyuncaklarını toplama konusunda anne-babası ile inatlaşan çocuğa önce arabalarını mı toplamak istersin yoksa kitaplarını mı diyerek seçenek oluşturmanız durumu kolaylaştırabilir.      

    -İstediği bir şey yapılmadığında ağlayarak tepki veren çocuğun hemen istediğini yerine getirmek yerine, ağlamasının fikrinizi değiştirmeyeceğini sakinleştikten sonra konuşabileceğinizi ifade edebilirsiniz.

    -TV karşısında fazla zaman geçiren çocuğa kalkması için baskı yapmak yerine birlikte oyun oynayıp dikkatini TV yerine başka bir aktiviteye yönlendirebilirsiniz.

    Son olarak çocuğa karşı empati kurarak yaklaşmalı yaptığımız bir davranışın etkilerini uzun vadeli etkilerini düşünmemiz faydalı olacaktır.

    Read more

    ÖĞRENCİLERİN DERS BAŞARILARINI ARTTIRMANIN YOLLARI

    Uzm. Psikolog Yeşim TUĞUL

    Koronavirüs yaşamımızın birçok alanında olduğu gibi çocukların eğitim hayatında da köklü değişikliklere neden oldu.

    Sınıf ortamının yerini çevrimiçi toplantı odaları, örgün derslerin yerini çevrimiçi eğitim sistemi aldı.

    Peki, zamanının büyük bir bölümünü evde geçiren çocuklar bu yeni eğitim sistemindeki derslerde başarıyı nasıl yakalayabilirler?

    • Kısa zaman dilimlerinde çalışma

    30 dakikalık bloklar halinde çalışarak 5-10 dakika ara vermek dikkat ve odaklanma açısından önemlidir. Zira çocuk için 45-50 dakika verimli ders çalışma açısından faydalı olmamaktadır.

    • Düzenli egzersiz

    Haftada rutin olarak (3-4 defa) 20-30 dakika egzersiz yapmak konsantrasyon ve yaratıcılığı arttırır ve sağlıklı olmayı sağlar.

    • Her gece en az 8 saat uyku

    Yeterli uyuma öğrenme süreçlerini hızlandırırken hafızayı geliştirir. Yapılan araştırmalar uykunun akademik başarı üzerindeki etkisini destekliyor.

    • Uygun bir çalışma ortamı / Organize olma

    Ders çalışılan masanın her zaman düzenli olması önemli!

    • Dikkatinizi dağıtabilecek unsurları kaldırın
    • İhtiyacınız olan tüm ders malzemeleri, Yanınızda olduğundan emin olun.
    • Odadaki aydınlatmanın görüş açınıza uygun olup olmadığına bakın
    • Ders sırasında not alın

    Derste not almak yeni konuları daha iyi kavramak ve derse dikkatinizi verebilmeniz için önemlidir.

    • En önemlisi sağlık!

    Okuldaki performansınız, beyin fonksiyonllarının ne kadar iyi çalıştığına bağlıdır. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki beslenmeniz ne kadar iyi olursa beyniniz o kadar iyi çalışıyor.

    Sağlıklı bir vücut ve beyin gelişimi için; et balık ürünleri, yumurta, kuru baklagiller, sebze ve meyveler, fındık ve bol su tüketilmelidir. Şeker alımı azaltılıp trans yağlardan ve tatlandırıcılardan keza sucuk sosis gibi işlenmiş gıdalardan kaçınılmalıdır.

        Öğrenciler, günlük harcanılan enerji miktarını dengede tutabilmek için günde üç öğün beslenmelidir.Ayrıca her öğünde bütün gruplardan besin bulunacak şekilde beslenmeye  özen gösterilmelidir. Tüm bunlara ek olarak Argivitin  fosfotidilserin içerikli    ders başarısında etkili focus  şurubunu kullanabilirsiniz. Sağlıklı güzel , başarılı bir  dönem diliyorum.

    Read more
    Call Now Button