• Pzt – Cts: 7:00 – 17:00
  • +90 (0534) 241 01 09
  • bilgi@bimarpsikoloji.com
  • Çoklu Zeka Gelişim Modeli Workshopu

    ÇOKLU ZEKÂ KURAMI NEDİR?

    Eğitime yeni bir yaklaşım getiren çoklu zeka kuramı , Harward Üniversitesi öğretim üyelerinden Howard Gardner tarafından 1983 yılında geliştirilmiştir.

    Günümüzde eğitim ve psikoloji alanındaki gelişmelerle birlikte bireylerin neler yapabildiğinden çok, neler yapabileceği düşünülmelidir. Çoklu zeka kuramı da bu amaçla yeni pedagojik yöntemlerin düşünülmesi için ortaya atılmıştır. Gardner, zekayı “içinde yaşanılan toplumda faydalı bir şeyler yapabilme kapasitesi; her insanda kendine özgü bulunan yetenek ve beceriler bütünü” olarak tanımlamaktadır.

    Çoklu Zekâ Kuramı da insanların, kesinlikle bir zekâ bölümü ile etiketlenmemesi gerektiğinden yola çıkar.

    Kuramın geliştiricisi olan Harvard Üniversitesi Profesörü Nöro-Psikolog Howard Gardner, araştırmalarında IQ testlerinin yetersiz olduğunu söyleyerek zekâ kavramına farklı bir tanım getirmiştir.

     

    Zekânın birden çok alanda ölçülebileceğini, çok yönlü olduğunu, doğuştan kalıtımla getirildiğini ve geliştirilebilmekte olduğunu kanıtlayarak yaşam boyunca da geliştirilebilen bir öğrenmeyi içerdiğini söylemiştir. Ona göre her insanda 8 farklı zekâ bölümü bulunmaktadır.

    Bu zeka bölümleri:

    1. Mantıksal – Matematiksel
    2. Sözel – Dilsel
    3. Görsel – Mekansal,
    4. İçsel – Kişiye Dönük
    5. Sosyal – Kişiler Arası
    6. Müziksel – Ritmik
    7. Bedensel – Kinestetik
    8. Doğa

    Kuramın en önemli ilkelerinden biri de zekâların çoklu olması ve sürekli bir gelişim göstermesidir.

    Kuram; her insana kolay öğrendiği bir öğrenme yolunun bulunduğunda öğrenmede zorlandığı pek çok şey öğretilebilinir olduğunu söyler. Eğitimde önemli olan noktanın her çocuğun öğreneceği stilli keşfetmek ve o sistemle öğretmektir.

    Tek bir zekâ alanı varlığı çok seyrek görülür. Çok yönlü zekâ hakkında bilgilerimiz arttıkça tüm zekâ listeleri değişmeye adaydır. ‘Çoklu Zekâ Kuram’ı eğitime uygulanırken dikkat edilmesi gereken prensipler:

    • Zekâ öğretilebilir.
    • Her insanın güçlü zekâları vardır.
    • Her insanın zayıf zekâları vardır.
    • Zayıflıklar güçlendirilebilir.
    • Kişinin zekâsı parmak izi gibi benzersizdir.

     

    “Her öğrenci zeka yapısı ve öğrenme yöntemi açısından diğerinden farklıdır. Kimi sadece dinlemekle; kimi öğrenme sürecinin içinde yer almakla; kimi de araştırıp, düşünüp çözümlemek gibi farklı yöntemlerle anlar.”

    Öğretmen öğrenci iletişiminin sağlıklı olabilmesi için öğrencilerin zeka türlerinin belirlenmesidir. Bu belirlemenin amacı öğretmenin öğrenciye yaklaşımını, ders araç ve gereçlerinin seçimini ve derslerde kullanılan yöntemlerin saptanmasını sağlamaktır. İlgili dersin anlaşılmasını kolaylaştırıcı etkinlikler geliştirmek için ders öğretmeninin öğrencilerinin genel zeka türleri konusunda ön bilgiye sahip olması hem öğrenciler hem de öğretmen açısından önemlidir. Bazı uzmanlara göre Çoklu Zeka Kuramı’nın 7-11 yaş arasında daha rahat kullanılabileceği ve öğrenciler için de yararlı olabileceği düşüncesinden yola çıkarak bu kurama dayalı etkinliklere oldukça çok yer verilmelidir.

    Yıllardır süregelen tekdüze eğitimden kurtulup öğrenciyi araştırmaya, düşünmeye ve sorunları çözebilmeye sevk eden neden-sonuç ilişkisini kurabilen bir eğitimin daha verimli olacağı da unutulmamalıdır. Zaten tek tip bir yöntemle yapılan bir eğitimin uzun dönemli hafızada yer alamadığı bilinen bir gerçektir. Öğrencilerin neyi ne kadar akılda tutabildiklerini şöyle açıklamaktadır.

    “Öğrenciler okuduklarının % 10’unu, işittiklerinin % 20’sini, gördüklerinin %30’unu, görüp işittiklerinin % 50’sini, söylediklerinin % 70’ini, söyleyip yaptıklarının % 90’ını akıllarında tutabilmektedirler.”

    Görüldüğü gibi Dilsel Zeka veya Görsel Zeka tek başına öğrenmeyi kolaylaştırıcı bir özelliğe sahip değildir. İki ve üzeri zeka türlerinin birleşimiyle meydana gelecek bir öğrenme ortamı öğrenci için daha kalıcı olacaktır.

    Call Now Button